24 Haziran 2016 Cuma

BAKİRE - NANCY PİCKARD //KİTAP YORUMU//

24.06.2016
Cuma
   

     Yine esmeyen, açlığı ve susuzluğun başıma vurduğu bir günden kocaman bir merhaba. İkinci bloğumu yazma zamanım gelmiş diye düşündüm açtım bende bilgisayarımı.. ''Bakire '' kitabın Marul'la birlikte okuduk. Kraliceninkitaplıgı olur kendisi. (http://kraliceicinkitap.blogspot.com.tr/) O da bugün girdi yorumunu. Bakmak isterseniz parantez içine link bıraktım. VE Bakire kitabının yorumu sizlerle efendim. Keyifli okumalar... 

          -Bakire- -Nancy PİCKARD-  


İŞTE MÜTÜŞ KİTABIMM.. :)
    Dün gece bitti bu kitap. Beni de bitirdi. O kadar yüksek bir gerilim vardı ki nefesimi tutmadan edemedim bazen. Bir paragrafı bitirdikten sonra bile kendime gelemediğim anlar oldu. Şaşkınlıktan ağzım beş karış açık kaldı sürekli. Yazar çok fazla ters köşe yapmış ki inanamadım bazı olaylara. Yok artık demekten dilimde tüy bitti. Gerildim, şaşırdım, meraktan geberdim, duygulandım ama asla sıkılmadım. Kitabı zaten sevmiştim sonuna gelince daha da bir sevdim. Sonları kitabın başına kıyasla daha heyecanlıydı. Daha da bir gerilim yüksekti. Başlarda zihnimde uyanan aşırı dozda merak duygusu, son sayfalardaki yüksek gerilimle harmanlanıp fazlasıyla hissettirdi kendini.



      Kitapta zaman kavramı çok yoğun kullanılmış. Bir geçmiş, bir şimdiki zaman olayı mevcuttu ki buna alışmak biraz zaman alan cinstendi. Bu başlarda kitaptan soğumak için oldukça etkili bir etken. ( Hmm, ne güzel de bir cümle oldu. ) Ama soğumayın. Zaman olayını kavrayınca geriye pekte bir şey  kalmıyor ve kitap su gibi akıp gidiyor. Bir bakıyorsunuz, son sayfa, son paragrafa gelmişsiniz. Evet evet ben son paragrafı üç kere okudum. Ne yapayım? Kopamadım. Zaten son elli sayfa falan müthiş bir hızla geçiyor  zaten. O yüzden sıkılmanız da pek mümkün değil.


Bu kitabın son sayfalarında ben. Temsili falan da değil yani!

     Gel gelelim kitabın adına. Evet, biraz şaşırtıcı, biraz riskli, biraz da farklı bir isim. Bazıları için büyük sıkıntı olabilir. Ama olmasın. Çünkü kitabın adının içeriği ile uzaktan yakından alakası yok. Yani varda, isminin çağrıstırdığı şeylerle alakası yok. Konuyu anlatınca bana hak vereceğinizi düşünüyorum. Aşağı kaydırın sayfayı, konusu orada.


Bookstagram'dan..


       Small Plains adında bir kasaba. Kasabada tam 17 yıl önce bulunan bir ceset. 17 yıl önce işlenmiş bir cinayet. Rex, Abby, Mitch bu kasaba da yakın üç arkadaş.. Aileler falan da çok yakın arkadaş. Tabi Abby ve Mitch'in sevgili olduğunu söylememe gerek yok. Tabi bunlarda 17 yıl önce olan şeyler. Rex, babası ve abisiyle oldukça soğuk ve karlı bir gecede yeni doğan hayvanları almak için kamyonetle yola çıkarlar. Evet gecenin karanlığında ve o fırtınada. Yeni doğan bir hayvan sandıkları şey bir kızın cesedi olunca şok olmamak imkansız oluyor. Buldukları cesedi babası kasabanın doktoruna götürür. Orada olanları söylemem çünküsü spoiler olur ve spoilere hayır adı altında bir protesto falan başlatabilirim. İşte bu cinayet 17 yıl boyunca saklı kalıyor. Kızın cesedinin bulunduğu mezara "bakire" diyen kasabalılar, kızın olağan dışı güçleri olduğunu falan düşünürler. İşte bu mezar 17 yıl sonra ünleniyor ve öyle olunca da bazı sırların açığa çıkması kaçınılmaz oluyor..

Bakire'nin sırrı neydi? Okuyun ve öğrenin...

5/5 Sanırım kusursuzluktan geberiyorsanuz canım kitabım!!



20 Haziran 2016 Pazartesi

YABANCI - ÖZNUR YILDIRIM //KİTAP YORUMU// VE KOCAMAN BİR MERHABA!

21.06.2016
SALI 


       Sendromsuz bir Pazartesi gününün sonundan koskocaman bir merhaba. Ben Busegül. Bookstagramda @birdilimkitapaski olarak bulunmaktayım.Aynı isimle blogspot'dayım. Tekrar koskocaman, musmutlu bir merhaba. ^^

        


Bookstagram'da ben.. 














          İlk bloğumun konusu Yabancı - Öznur YILDIRIM KİTABININ YORUMU!!!

     

      Yabancı'nın kitap dünyasına ilk girdiği andan itibaren bomba etkisi yarattığı herkesin malumu. Kitabı çıktığı ilk günden almış olmayı isterdim ancak o kadar hızlı değilim. Ancak bir iki gün sonra İnternet'ten sipariş verebildim. Geldikten hemen sonra okumam da mümkün olmadı çünkü tam olarak sınav dönemindeydim. Evet evet biliyorum, milyonlarca yürek tek bir dert: Sınavlar. Ancak, bitti. Bende ilk iş hazır kafamda boşken Yabancı'yı okumak istedim. Pişman da değilim.Çünkü kitabın üzerinizde bıraktığı mükemmel bir etki var.

         Dırırımm dırırımm...





        Kitapta, Ediz Çağıran ve Doğa Güngör alında iki ana karakterimiz var. Çağıran Beyfendi'nin babası suçsuz olduğu halde -Ediz öyle düşünüyor- öldürülünce Ediz'in deyim yerindeyse dünyası başına yıkılıyor. Ve beyninde intikam çanları çalmaya başlıyor. Ve beyninde intikam çanları çalmaya başlıyor. Doğa ise intikamını almasında bir araç. Yani babasını öldüren kişinin -Atalay'ın- kardeşi. Güzel bir intikam yolu değil mi? Sevdiklerinle sınanmak! Evet, bence de öyle. Ama doğa sanıldığı kadar kolay bir karakter değil. İntikam süreci Çağıran'ın planladığı gibi olmayacak. Bir bakıma evdeki hesap çarşıya uymayacak. Ediz'in uğraşması gereken onca şeyin arasına bir de Doğa eklenince işler sarpa sarıyor. Duygular, intikam ateşiyle kavruluyor ve sonu bilindiği üzere siyah küller! 





Kitabı beğenmemde - aşırı beğenmemde- etkili olan üç önemli unsur var. Birincisi; karakterler, karakterlerin muhteşem doğası. Öyle güzel işlenmişler ki, aşık olmak değil de, her birine ayrı ayrı hayran kaldım. İşlenişlerine, davranışlarına, duruşlarına ve daha birçok şey. İkincisi; yazarın dili ve yaptığı müthiş edebiyat. Kelimelerle bezediği cümleleri sizi olayların merkezine taşıyor. Üçüncüsü ise olay örgüsü. Kusursuzdu. Olay örgüsü, kusursuzdu.


       Ediz'in Doğa'ya yaktıkları, bazen sinir bozucu olabiliyor. Ama unutmamamız gereken şey; Doğa bir KURBAN! Malesef.




        Ve son, yazdıklarımı okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Buralarda yeniyim, gelişmek için elimden geleni ardıma koymayacağım.. :)


5/5 ***** SANIRIM KUSURSUZLUKTAN GEBERIYORSUN, CANIM KITABIM!!!





 
Header image by sabrinaeras @ Flickr